1593 yıl boyunca 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, şehre sağladığı zenginlik ve jeopolitik konumunun verdiği avantaj dolayısıyla etrafındaki toplulukların dikkatini her zaman üzerine çekmiştir. Ona her sahip olup da yöneten kendince isimler vermiştir.
Yakın geçmişte Yenikapı metro kazıları sırasında buluntular şehrin bilinen tarihinde önemli değişikliklerde bulunmuş olsa da, bilinen ve bugüne kadar yazılan tarihine göre, tarihi yarımada dediğimiz bölgede şehri kuranlar MÖ 667 yıllarında Yunanistan’ın Megara kentinden Komutan Byzas önceliğinde gelen kolonistlerin bugünkü Topkapı Sarayı yakınlarında Sarayburnunda kurdukları küçük şehir devletine kurucu komuntanları anısına Byzantion denmiştir.
Şehrin bilinen ilk ismi “Byzas’ın şehri” anlamına gelen Byzantion olmuştur. Bu isimlendirme MÖ Pers ve Büyük İskender dönemlerinde de ta ki Roma imparatoru Septimus Severius ile Pescenius Niger arasında Byzantionun Niger’in tarafını tutmasına kadar sürdü. Severius’un savaşı kazanmasıyla düşmanının tarafını tutan şehri yerle bir etmiştir. Çok geçmeden MS 195 yılında şehrin öneminin farkına varacak ve şehri yeniden kurmak için önemli imar çalışmalarına başlayarak şehre oğlunun adını koyacaktır: Augusta Antonina…
Büyük Roma imparatorluğunun Hristiyanlaşması döneminde 11 mayıs 330 yılında İmparator Konstantin tarafından yeni başkent ilan edilecek olan şehre “Nova Roma” ismi verilecektir. Şehir tarihte en önemli kurucu ve bşkent olarak ilk kurucusu olan Konstantin’e ithafen, onun ölümünden sonra Roma’yı referans almak yerine “Konstantinin şehri” anlamına gelen “Constantinopolis” ismi verilmiş.
“Konstantinopolis” ismi, Doğu Roma imparatorluğunun 1453 yılında Osmanlılar tarafından şehrin alınarak tarih sahnesinden silinene kadar kullanılmış ve bu süre zarfında Kurucu Büyük Konstantin’den sonra 10 tane daha imparator aynı ismi taşıyacaktır. Ve çok ilginç bir tesadüftür ki son Bizans imparatoru da 1453’te şehri Fatih Sultan Mehmet’e teslim eden 11.Konstantindir.
Şehir Müslüman Türklerin eline geçip Osmanlı İmparatorluğunun 1453’ten Cumhuriyete kadar başkenti olduktan sonra da Konstantinopolis isminin Arapça versiyonu olan “Konstantiniyye” isminin kullanıldığını görüyoruz. Osmanlı imparatorluğu gelmiş olduğu şehrin değerinin farkındaydı ve onun ismini resmi olarak değiştirme gibi işe girişmediğini görülüyor.
Yine de bunun yanında Osmanlı devlet adamları ve makamlarınca çeşitli ünvanlarla adlandırılıdığı olmuştur. En bilinenleri şöyledir: DerSaadet (Saadet kapısı), Dar-ul Hilafe (Hilafet Kapısı), Asitane…
Bizans ve Osmanlı imparatorlukları döneminde şehirde yaşayan rumların özellikle şehirden bahsetmek için kullandıkları kelimeler “Stin” ve “Polis” kelimelerinin birleşmesi “Şehire” “şehre doğru” anlamında kullanılan kelimeleri Türkçeleşmesiyle oluşan “Stanbul” kelimesi vardır. İstanbul ismi ise Stin Poli kelimeleri zamanla bozulmuş halinden gelir. Daha da basit bir örnek vermek gerekirse bugün Bağdat Caddesi’ne giden ve oralı olan bir kişi kısaltma olarak “Cadde’ye gidiyorum” diyecektir ve uzun uzun Bağdat Caddesi diye belirmez. Zamanında da Şehirden bahsedilirken Polis akla gelirdi. Burada dikkat edilmesi gereken tarihi Konstantinopolis’ten bahsederken sur içi olan tarihi yarımadadan bahsediliyor olmasıdır. Ve o zamanlar karşı taraf dendiğinde akla gelen Anadolu yakası değilde Haliç’in karşı kıyısı olan Pera yakasında bahsedildiğidir. Boğaziçi ve Kadıköy taraflarından biri Şehre giderken “İstin Polis” yani şehre doğru giderdi. Pera yakasında İstanbul inilir, Anadolu yakasından İstanbul’a gidilir.
Osmanlı devrinde karşılaştığımız bir başka isim ise “İslambol” ismidir. Bunun ise Sultan III.Mustafa zamanında basılan bazı sikkelerde ve yayınlanan fermanlarda kullanıldığını görülüyor ki, 18. Yüzyıl sonundan sonra bir daha bu isimle karşılaşılmıyor ve Kontantinniye ismi kullanılmaya devam etmiştir.
Resmi olarak İstanbul isminin kullanılmaya başlanması ise çok daha geç bir zamanda, yani cumhuriyetin kurulmasında da sonra olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’sinde özellikle Batı dünyasının kullanmış olduğu “Constantinople” ismini unutturmak isim yerel olarak kullanılan ve Türkçeleştirilmiş olan isim kullanılmaya başlandı: İstanbul.
Bunu dünyaya kabul ettirmek tabi ki kolay olmadı. 1930 yılında Türk Posta Hizmet kanunu’nun yayınlanmasıyla İstanbul resmi isim oldu ve adreslerde artık Konstantinopolis isminin kullanılması halinde, kesinlikle gönderilerin yerine ulaşmayacağı ilan edildi.
İstanbul'un Fethi'nin 500. Yıldönümü olan 1953 yılında sözleri Jimmy Kennedy, bestesi Nat Simon'a ait olan şarkı The Four Lads adlı müzik topluluğu tarafından plağa okunarak dünya çapında ünlendi. Bu şarkının İngilizce sözleri aşağıdadır ve bu şarkı Fransızca olarak da bestelenmiştir: